A Harfi ile Başlayan Eş Anlamlı Kelimeler
A Harfi ile Başlayan Eş Anlamlı Kelimeler ab - su aba - abla, anne, üstlük aba – üstlük abadanlık - imar, kent, mesken, şehir, şenlik abajur - kalpak, örtük, sayvan, siper abajurlu - kalpaklı, siperli abaküs - mihsap abalı - abapuş abanmak - bastırmak, dayanmak abanozlaşmak - matlaşmak, sertleşmek
abapuş - abalı abartı - mübalağa abartı – mübalağa abartılı - mübalağakâr abartma - ilave abartmadan - bilamübalağa abartmak - artırmak, mübalağa etmek abat - bayındır, rahat, şad, şen abatlaşma - güzelleşme, şenlenme, yakşılaşma abatlaşmak - güzelleşmek, şenlenmek, yakşılaşmak
abatlık - imar abd - köle, kul abdar - güzel, ifadeli, letafetli, manalı, sulu, şıralı, taravetli, tesirli abdarlık - letafetlilik, sululuk, şıralılık, taravetlilik abdarlılık - ifadelilik, manalılık, tesirlilik abdest - vuzu abdesthane - tuvalet abdug - atlama, ayran abece - alfabe abece – alfabe
abecesel - alfabetik abecesel – alfabetik abes - boş, gereksiz, yersiz abes – boş – gereksiz abes yere - boşuna abıhayat – bengi su abır - giyim, haya, haysiyet, hürmet, kadir kıymet, kıyafet, şeref, üst baş abırlamak - azarlamak abırlı - hayalı, hürmetli, ismetli, itibarlı, münasip, namuslu, nüfuzlu, selikalı, utangaç, yakşı abırsız - edepsiz, hayasız, utanmaz
abırsızlık - edepsizlik, hayasızlık, utanmazlık abide - anıt, eser, estelik, kaynak, yadigâr abide – anıt abidik gubidik - abuk sabuk abit - zahit abitleşme - zahitleşme abitleşmek - zahitleşmek abitlik - zahitlik abiye - gösterişli, tuvalet abla - aba, bacı, büyük bacı, mama
abluka - kuşatma, muhasara abluka – kuşatma abluka etmek - kuşatmak abone olmak - dadanmak aborda etmek - yanaşmak abra - denge, yük abstre - mücerret, soyut abstreleşme - mücerretleşme, soyutlaşma abstreleşmek - mücerretleşmek, soyutlaşmak abstreleştirme - mücerretleştirme, soyutlaştırma
abstreleştirmek - mücerretleştirmek, soyutlaştırmak absürt - saçma abuhava - iklim abuk sabuk - anlamsız, herze abuk sabuk – anlamsız abuk subuk - abuk sabuk abuklamak - saçmalamak abullabut - hantal, kaba abullabut – hantal, kaba abur cubur - boş
abus - acayip, garip, somurtkan abus – somurtkan acaba - acep, göresin, kuşku, şüphe acaba -acep acar - becerikli, cesur, çevik, yeni acar – cesur, becerikli acara - acar acayip - abus, antika, garip, ibret, tuhaf acayip – garip acele - çabuk, ivedi, tacilî, telesik, tez
acele – çabuk – ivedi acele etmek - aşıkmak, telesmek aceleci - acul, çabuk, farfara, ivecen, kıvrak aceleci – ivecen aceleten - çabucak Acemce - Farsça Acemce – Farsça acemi - amatör, bilgisiz, müptedi, tor, toy acemi – toy, bilgisiz acı - ağır, ağrı, ateş, azar, çığlık, dağ, dokunaklı, elem, eziyetli, felaketli, göbüt, ıstırap, keder, kaba, keskin, kırıcı, kötü, kubat, meşakkatli, üzüntü, yara, zehir, zehirli
acı – üzüntü – ıstırap acı olmak - acılaşmak acıklı - dokunaklı, feci, gussalı, hazin, kederli acıkmak - acmak acılama - paylama, sançma, zehirleme acılamak - paylamak, sançmak, zehirlemek acılanmak - acılaşmak acılar - teessürat acılaşma - acıma, turşulaşma, tüntleşme acılaşmak - acımak, turşulaşmak, tüntleşmek
acılı - kederli, yanık, zehirli acılık - felaket, keskinlik, kinayelilik, meraret, sertlik, tüntlük, uğursuzluk, zehirlilik acıma - merhamet, rahim acıma – merhamet acımak - acılaşmak, yazığı gelmek acımasız - cani, cellat, gaddar, gâvur, kalpsiz, katı, merhametsiz, rahimsiz acımasız – gaddar acımasızlık - zulüm acımsı - dokunaklı acınma - teessüf
acınmak - hayıflanmak acışmak - gocunmak acıtmak - ağrıtmak, incitmek, yakmak acil - ivedi acil yardım - ilk yardım acilen - çabucak aciz - güçsüzlük acmak - acıkmak acul - aceleci, çabuk, hızlı acun - dünya
aç - dilenci, fakir, haris, hevesli, karnıboş, kâsıp, muhtaç, sefil, yalanaç, yoksul, yurtsuz açacak - anahtar açar - anahtar açgöz - açgözlü, haris, ihtiraslı, tamahkâr açgözlü - açgöz, gözü aç, haris, hırslı, tamahkâr açgözlük - harislik, heves, ihtiras, tamahkârlık açgözlülük - tamah açı - bucak, zaviye açığa vurmak - dökmek, ifşa etmek açık - aleni, berrak, boş, çıplak, münhal, sarih, somut, vazıh, zahir
açık ağızlı - ahmak, aptal, sersem açık artırma - artırma, müzayede açık deniz - engin açık iclas - açık oturum açık oturum - açık iclas açık saçık - edepsiz, müstehcen açıkça - açık açıkgöz - jandarma, kurnaz, uyanık açıkgöz – kurnaz açıklama - izah, tavzih
açıklamak - göstermek, izah etmek, yayımlamak açıklık - ara, mesafe, sarahat, vuzuh açıktan açığa - ulu orta açılmak - boşalmak açım - açma açımlama - şerh açınım - inkişaf açınmak - gelişmek, inkişaf etmek açkı - anahtar açma - otopsi, şerh
açmak - ayırmak, beğenmek, boşaltmak, çözmek, fethetmek, yapmak, yarmak, yazmak ad - isim, nam, şöhret, ün ad çekme - kura ad – isim ada - aral, cezire adaklanmak - nişanlanmak adaklı - nişanlı adale - kas adale – kas adalet - doğruluk, hak
adalet – hak adaletli - adil adaletsizlik - mağduriyet adaletten - adil adam - eş, herif, insan, koca, zat, zevat adam olmak - büyümek, gelişmek adamak - nezretmek adamakıllı - güzel, pir adamcıl - munis adamyiyen - yamyam
adap - töre adapte olmak - uymak adavet - düşmanlık, husumet aday - namzet addetmek - saymak adele - kas adese - mercek adet - sayı, tane adet – tane adıl - zamir
adıl – zamir adım - aşama, girişim, hamle adım adım - yavaş yavaş adına - yerine adi - alçak, aşağı, aşağılık, bayağı, olağan, sıradan, süfli, ucuz, yoz adi – bayağı – aşağılık adilik - aşağılık adisyon - hesap adlandırmak - anmak adlı - ünlü
adlı sanlı - ünlü adres - unvan aferin - bravo aferin – bravo afet - facia, kıyamet affedersiniz - efendim affedilmiş - muaf affedin - pardon affetme - bağışlama, şefaat affetmek - bağışlamak
affetmek – bağışlamak affeylemek - affetmek afi - caka, çalım, fiyaka, gösteriş afili - gösterişli afişe etmek - açıklamak afişlemek - göstermek, nitelemek afiyet - keyif, sağlık aforozlamak - kovmak afra tafra - çalım afsun - büyü
afsunlamak - büyülemek afur tafur - çalım afyon - tiryak agâh - muttali, uyanık agreman - uygunluk agresif - saldırgan aguş - kucak ağ - file, örgü, şebeke, tor, tuzak ağa - ağabey, koca ağababa - ata, dede
ağabey - ağa, aka, efe ağdalı - karmaşık ağı - zehir, zıkkım ağıl - hale ağılamak - zehirlemek ağır - ağırbaşlı, alçak, ciddi, çetin, dokunaklı, gösterişli, güç, kırıcı, korkulu, oturaklı, tehlikeli, vahim, veznin, yavaş, yoğun ağır ağır - yavaş yavaş ağır sıklet - ağır ağırbaşlı - ağır, ciddi, gösterişli, kâmil, paşa, temkinli, vakur, veznin ağırbaşlılık - vakar
ağırcanlı - tembel ağırlama - ikram ağırlaşmak - bozulmak, fenalaşmak, yavaşlamak ağırlık - baskı, etki, kalın, külfet, rehavet, sıkıntı, sorumluluk, takı, tartı, yük ağırsamak - yüksünmek ağız - dudak, gaga, kavşak, kenar, uç ağız ağıza - tamamen ağız dalaşı - tartışma ağız kavafı - geveze ağız kavgası - tartışma
ağız tadı - rahatlık ağızlık - huni ağızotu - yem ağızsız - sessiz ağlamak - sızlanmak, viyaklamak, yakınmak ağlaşmak - sızlanmak ağmak - inmek ağrı - dert ağrı sızı - sancı ağrılı olmak - acımak
ağrımak - burulmak, tutmak ağrıtmak - acıtmak ağzı bozuk - küfürbaz ah - beddua aha - işte ahacık - işte ahali - el, halk, nüfus ahbapça - içten ahbaplık - hukuk, hususiyet, ünsiyet ahek - badana
ahenk - beste, uyum ahenk – uyum aheste - ağır, yavaş aheste aheste - yavaş yavaş aheste beste - yavaş yavaş ahır - dam ahi - cömert, kardeş ahir - son, sonra ahiret yolculuğu - ölüm ahit - ant, antlaşma, devir, zaman
ahitname - antlaşma ahize - destek ahlak - moral ahlaklı - mazbut ahlaksız - düşkün, soysuz ahmak - aptal, budala, dangalak, salak ahmaklık - hamakat ahraz - dilsiz ahşa - bağır ahu - ceylan
ahunt - hoca ahvalat - vukuat ahvaliruhiye - haletiruhiye ahvalruhiye - hava ahzetmek - almak ahzüita - alışveriş aidat - ödenti aile - eş, ev, familya, karı, kodak, ocak, odbaşı, sülale ailevi - maaile ait - ilişik
ajan - casus, temsilci ajite etmek - kışkırtmak ajur - antika ak - beyaz, dürüst, rahat, temiz ak pak - parlak, temiz aka - ağabey, büyük aka – büyük akademi - yüksekokul akak - yatak akan - cari
akarca - kaplıca akarsu - su akbaba - ihtiyar akça - nakit akçe - akça, nakit akçeli - mali akdarı - darı akdetmek - yapmak akıbet - son, sonuç akıcı - kıvrak
akıl - bellek, beyin, düşünce, hatır, kanı, karın, us akıl – us akıllanmak - uslanmak akıllı - aptal, makul, uslu akıllıca - doğru, makul akılsız - şaşkın akılsızlık - ahmaklık akım - cereyan, hareket akın - atak, dere akın etmek - üşüşmek, yürümek
akıntı - akım, cereyan, meyil, sızıntı akıntılı - meyilli akış - akın, cereyan akıtmak - dökmek akide - inanç akil - akıllı akis - yankı, zıt akit - nikâh, sözleşme akla yatkın - makul, uygun aklamak - beraat kazandırmak
aklanma - beraat aklaşmak - ağarmak aklavcı - avukat aklı kıt - budala, saf aklık - düzgün aklıselim - sağduyu akmak - gelmek, karışmak, katılmak, süzülmek akmamak - kesilmek akman - saf, temiz akort - düzen, uyum
akraba - hısım, kohum akran - böğür akrep - yelkovan akrobat - cambaz aks - dingil aksak - topal aksakal - ermiş, evliya aksaklık - arıza aksama - arıza aksamayan - dakik
aksan - vurgu aksata - alışveriş aksatmak - sarsmak akse - kriz akseptans - kabul aksetmek - ulaşmak, vurmak, yankılanmak, yansımak aksırma - aksırık aksi - hırçın, huysuz, karşıt, menfi, münasebetsiz, olumsuz, suratsız, ters, zıt aksi – ters aksi cevap - tepki
aksine - bilakis, tersine aksiseda - yankı aksiseda vermek - yankılanmak aksiyon - eylem, hareket, iş aksiyoner - hissedar aksülamel - tepki akşam - gece akşam ezanı - akşam akşam namazı - akşam aktalanmış - iğdiş
aktarılma - devir aktarım - nakil aktarma - alıntı, nakil, transfer aktarma etmek - aktarmak aktarma yapmak - nakliyat değişmek aktarmak - aramak, bellemek, devretmek, göçürmek, iletmek, nakletmek, tercüme etmek aktif - canlı, cevval, faal aktiflik - etkinlik aktivite - etkinlik aktör - oyuncu
aktöre - ahlak aktris - oyuncu aktüalite - aktüellik aktüel - güncel aktüellik - aktüalite akur - kuduz akva - kuvvetli, sağlam al - düzen, hile, kırmızı, kızıl, tuzak al – kırmızı ala - alaca
ala bezek - alaca ala bula - alaca alaca - ala bezek, ala bula alacakarga - saksağan alacalı - alaca alaçık - çardak alak otu - çim alaka – ilgi alaka - ilgi, komünikasyon, ulaşım alakadar olmak - ilgilenmek
alakalandırılma - koordinasyon alakalandırma - koordinasyon alakalanmak - ilgilenmek alakarga - saksağan alalamak - gizlemek alamet - belirti, emare, im, işaret, iz, nişan alaminüt - acele, çabuk alan - düz, meydan, saha, vadi, yer alan talan - karmakarışık alarga - engin
alarga etmek - uzaklaşmak alarm - heyecan sinyali alarmak - kızarmak alaşağı etmek - atmak, kovmak alaşım - halita alavere - kargaşalık alavere dalavere - hile alay - bayram, lağ, meze, söz alay malay - birlikte, gelişigüzel alaycı - müstehzi
alayişli - gösterişli alaylı - görkemli, gösterişli, müstehzi alaz - alev alaz – alev albalı - vişne albeni - hava albenili - zarif alça - erik alçak - adi, ağır, aşağılık, hain, namert, pespaye, rezil, sefil, soysuz, süfli, yavaş alçak gönüllü - mütevazı, tevazukâr
alçak gönüllülük - tevazu alçakboylu - bodur alçaklık - zül alçalma - düşkünlük, zillet, zül alçaltı - zillet alçı - jips alçı taşı - jips alçıtaşı - jips aldangıç - tuzak aldanmak - atlamak, avunmak, kanmak, yanılmak, yutmak
aldanmaz - kurt aldatıcı - güzel aldatılma - kazık aldatma - al, hıyanet, şike aldatmak - oyalamak, oynamak, tavlamak aldırmaz - lakayıt, rahat alegori - yerine alelacele - çabucak alelade - bayağı, olağan, sıradan alelade – sıradan
alelhusus - bilhassa, hele, özellikle alelumum - genellikle alem - bayrak alemdar - önder alengir - düzen, fiyaka, gösteriş, hile, tuzak alengirli - gösterişli, yakışıklı aleni - açık aleni – açık aleniyet - açıklık alet - araç, aygıt, cihaz, maşa
alev - alaz, kıvılcım, şule, yalın alevlenmek - harlamak, öfkelenmek alfabe - abece, yazı alfabetik - abecesel algı - alacak, idrak, kazanç, rüşvet, vergi algılamak - derk etmek algın - cılız, vurgun, zayıf alıcı - müşteri alık - aptal, budala, sersem alık salık - aptal
alıkoymak - hapsetmek, saklamak, tutmak, yubatmak alım - çalım, gurur, hava, kurum alım çalım - gösteriş alım satım - alışveriş alımcı - tahsildar alımlı - cazibedar, çekici alımlı çalımlı - gösterişli, güzel alın - karşı alın yazısı - baht, talih, yazgı alındı - makbuz
alıngan - hassas, nazik yürekli alınmak - darılmak, içerlemek, kırılmak alıntı - iktibas alıntılamak - aktarmak alısün - çınka, telefon alışamamak - garipsemek alışılan - mutat alışılmadık - olağanüstü alışılmak - yerleşmek alışılmış - mutat, olağan
alışkan - kibrit alışkanlık - huy, itiyat, ünsiyet alışkın - alışkan alışmak - atmak, bağlanmak, düşmek, ısınmak, kanıksamak alıştım yandım - yanardöner alıştırma - egzersiz, idman, talim alıştırmak - hazırlamak alışveriş - ilişki, iş, muamele, münasebet, pazar ali - yüce, yüksek ali mektep - yüksekokul
ali tahsil - lisans, yükseköğretim alicenablık - asalet alicenap - cömert alil - sakat alim - bilgin aliyyülâlâ - mükemmel alkış - tezahürat alkışlamak - beğenmek alkol - ispirto Allah’a ısmarladık - hüdahafız, selamat kalın
allahsız - acımasız, vicdansız allak bullak - karmakarışık allık - al alma - alıntı, iktibas, kabız, transfer almaç - alıcı almak - bağışlamak, başlamak, buyurmak, bürümek, çalmak, çekmek, elde etmek, fethetmek, gidermek, girmek, görmek, kaldırmak, kaplamak, kazanmak, kısaltmak, koparmak, koymak, kullanmak, örtmek, sarmak, temizlemek, yok etmek, yolmak, yutmak alnaç - cephe alp - kahraman, yiğit alperen - derviş, mücahit alplık - kahramanlık
alt bölüm - ayrım alt etmek - yenmek alternatif - seçenek altın - değerli, kızıl, zer altın varak - varak altüst etmek - yıkmak altüst olmak - yıkılmak ama - fakat ama - lakin, yalnız ama – fakat
amacıyla - için amaç - erek, garaz, gaye, hedef, kasıt, maksat, meram, murat, tasavvur, uğur amaç – erek amade - hazır amade – hazır amale - işçi amale – işçi amatör - acemi, heveskâr, meraklı ambalaj - bağlama ambar - depo, kiler
ambiyans - hava ambulans - cankurtaran amca - emmi amel - fiil, ishal, iş amel – iş amele - emekçi amelî - elverişli, kestirme, kolay, uygun ameliyat - işlem amil - faktör, sebep amiyane - bayağı, sıradan
amma - ama amme - kamu amor - aşk amortisör - cihaz ampul - lambacık amudi - dikey amut - topuz an - dakika, lahza, zihin ana - anne, asıl, esas, temel, valide, velinimet ana – anne
ana deniz - okyanus ana kara - kıta ana yarısı - teyze ana yol - cadde ana yurt - ana vatan anaç - iri, kart, kurnaz anafor - girdap anahtar - açar, araç, dil, kurgu, vasıta, vesile anahtarcı - çilingir analiz etmek - çözümlemek
analog - benzer, eş anamal - sermaye anamalcı - sermayedar anane - gelenek, örf anaokulu - uşak bahçesi anarşi - kargaşa anatomi - insan anayasa - esas, esas kanun, konstitüsyon, temel anca - öyle ancak - bir, dar, fakat, sade
anda - tam andaç - anı, hatıra, yadigâr andavallı - ahmak, aptal, şaşkın andıran - yakın andırma - çalım andırmak - bakmak, benzemek, çalmak, kaçmak, okşamak, yaklaşmak andız - servi angaje etmek - bağlamak angaje olmak - bağlanmak angajman - bağlantı
angıç - kanat angın - meşhur, ünlü angutluk - ahmaklık anı - hatıra, yadigâr anı – hatıra anık - hazır anıklamak - hazırlamak anılan - mezkûr anımsamak - hatırlamak anımsatmak - uyarmak
anında - çabucak anıştırma - ima, telmih anıt - abide, estelik anıt – abide anıtsal - görkemli ani - ansızın, birden, birdenbire anide - ansızın aniden - ansızın, birden, birdenbire aniden – birden – ansızın anif - kaba, sert
anket - soruşturma anlak - zekâ anlaklı - zeki anlam - mana, mazmun anlam – mana anlama - intikal, irfan, vukuf, zeki anlamak - başa düşmek, bilmek, çakmak, çıkarmak, derk etmek, düşünmek, görmek, hissetmek, ihata etmek, paykamak, sezmek, takip etmek, yakalamak anlamca - mealen anlamdaş - eş anlamlı anlamdaş – eş anlamlı
anlamlı - manalı, manidar anlamsız - abuk sabuk, beyhude, boş, herze, yersiz anlaşılan - belli, galiba, mahsus, muhtemelen anlaşılmak - yansımak anlaşılmayan - muamma anlaşılmaz - karışık, muğlak, tuhaf anlaşma - geçim, ittifak, kesim, pakt, sözleşme anlaşmak - bağdaşmak, barışmak, geçinmek anlaşmazlık - ihtilaf, uyuşmazlık anlatı - hikâye
anlatım - ifade, tabir anlatım – ifade anlatmak - beyan etmek, göstermek, izah etmek, nakletmek, söylemek anlayış - beyin, feraset, hesap, idrak, ihata, iş, mezhep, telakki, ufuk, zekâ, zihin, zihniyet anlayışlı - ayık, zeki anlayışsız - dümbelek, geri, köylü anlayışsızlık - ahmaklık anlı şanlı - gösterişli, güzel, ünlü anma - yâd anmak - hatırlamak, zikretmek
anmalık - hatıra, yadigâr anne - aba, ana, kocakarı, nene, valide anne baba - ebeveyn anons - duyuru anormal - deli, sapık ansambl - topluluk ansız - ansızın ansızın - ani, aniden, bedaheten, birden, birdenbire, gafleten ant - yemin ant – yemin
antagonist - düşman antagonizm - düşmanlık antagonizma - tezat antant - anlaşma, mutabakat anten - sırgavıl antet - başlık antidot - panzehir antik - antika antika - acayip, örtü, tuhaf antikite - ilk çağ
antipatik - itici, soğuk antlaşma - mukavele, nişancı, pakt antrakt - ara antre - giriş antrepo - depo anüs - sofra anzarot - rakı apaçık - çıplak apansız - ansızın apansızın - ansızın
aparey - cihaz aparmak - çalmak apaz - avuç aperitif - açar apışık - şaşkın, yorgun apışlık - ağ apiko - derli toplu, hazır, şık, tetik apotr - yardımcı april - nisan apse - çıban, iltihap
apse – iltihap aptal - ahmak, akıllı, avare, derbeder, dingil, geri, hindi, inek, kelek, salak, serseri, şapşal aptallık - avarelik, sefillik, serserilik ar etmek - utanmak ara - açıklık, aralık, fasıla, mesafe, ortam ara – fasıla ara bozuculuk - fesat ara bulucu - aradüzelten, vasıtacı ara sıra - bazen ara vermek - durmak
araba - otomobil arabalı vapur - feribot arabozan - münafık, müzevir aracı - ara bulucu, vasıta aracılık - delalet, tavassut, vasıta aracısız - direkt, doğrudan araç - alet, anahtar, kayıt, taşıt, vasıta araç – vasıta araçsız - bilavasıta, doğrudan doğruya aradan kaldırmak - gidermek
aradüzelten - ara bulucu arak - ter arakçın - takke araklamak - aşırmak, çalmak aral - ada, cezire aralık - ara, ayakyolu, fasıla, koridor, mesafe, sıra, vakit arama - kontrol aramak - aktarmak, araştırmak, bakmak, beklemek, özlemek arap - zenci araştırıcı - meraklı, mütecessis
araştırma - muayene, tetkik araştırmak - aramak, deşelemek, eşmek, gözlemek, incelemek, karıştırmak, kaşımak, sormak araştırman - araştırıcı araz - belirti arazi - toprak, yer arazi olmak - sıvışmak arbede - patırtı ardı sıra - takiben ardıç rakısı - cin ardıl - halef
ardılmak - çatmak, sataşmak ardiye - depo argaç - atkı argın - bitkin, yorgun, zayıf argıt - boğaz, geçit argüman - iddia, kanıt, tez arı - halis arı - öz arı - saf, salt, temiz arı peteği - kovan
arı teknesi - kovan arık - ark, cılız, kuru, sıska, zayıf arıklamak - süzülmek arıklık - zafiyet, zayıflık arılık - saflık arınmak - rahatlamak arınmış - duru arıtma - tasfiye arıtmak - temizlemek arız olmak - bulaşmak, ilişmek
arıza - bozukluk arıza - engebe, kusur arıza – bozukluk arızalanmak - bozulmak, sınmak arızasız - düz arızi - eğreti, geçici ari - çıplak ari - hür ari - özgür aristokrat - soylu
aritmetik - hesap ariza - dilekçe arka - art, dal, dayı, dip, ense, geri, peş, torpil, üst arka – geri arkaç - ağıl arkadaş - bacanak, dost, eş, tomdaş, yoldaş arkadaşlık - şeriklik, ünsiyet arkalama - yardım arkalamak - korumak arkalık - semer
arkalıksız - sedir arkasında olmak - izlemek arlanmak - utanmak arlanmaz - utanmaz arlı - sıkılgan, utangaç armada - donanma armağan - bağış, hediye, ihsan, ödül, yadigâr armağan – hediye armonika - mızıka arna - kanal
arpa - rüşvet arpa suyu - bira arsa - saha, toprak sahası, yer arsenik - zırnık arsıulusal - uluslararası arsız - utanmaz, yüzsüz arslan - aslan art - arka, ense, geri, peş art – arka artağanlık - bereket
artı - toplama işareti artık - fazla artırma - teras artırmak - abartmak, bırakmak, mübalağa etmek artist - sanatkâr artma - ziyade artmak - çıkmak, çoğalmak, kaynamak, üremek, yükselmek arttırma - ilave arz - en, maruzat, yer, yeryüzü arz cazibesi - yer çekimi
arz derecesi - enlem arz etmek - sunmak arziyat - yer bilimi arzu - dilek, gönül, heves, istek, rağbet arzu etmek - dilemek arzu – istek arzuhâl - dilekçe arzulamak - istemek, özlemek arzulu - hevesli, istekli arzuya yetişmek - mazhar olmak
as - bey asa - baston asabi - sinirli asabileşmek - kızmak, öfkelenmek, sinirlenmek asal - esas asalak - tufeyli asalet - alicenaplık, neciplik asaletli - soylu asamble - kurul asan - kolay
asansör - götürge asap - sinir asayiş - emniyet, güvenlik asetat - saydam asgari - en az ası - afiş asık - asılı, somurtkan asıl - ana, cevher, cins, esas, gerçek, hakikat, hamur, kaynak, kök, köken, mahiyet asıl - nesep, özgün, soy asıl - temel, üs
asılgan - askı asılı - bağlı asıllar - usul asıllı - soylu asılsız - soysuz, uydurma asıntı - tehir asıntı olmak - sırnaşmak asır - çağ, yüzyıl asır – yüzyıl asi - hayırsız
asil - necabetli asil - soylu asil – soylu asileşmek - başkaldırmak, isyan etmek asilik etmek - başkaldırmak asillik - asalet asilzade - soylu asistan - yardımcı asker - er askerî - harbi
askı - asılgan, fener askılık - vestiyer asla - katiyen aslan - kükremek aslansütü - rakı aslında - esasen asliye - esas, temel asma - asılı asma bıyığı - sülük asmak - çekmek
asparagas - uydurma asri - çağdaş ast - alt astana - eşik astik - pezevenk astragan - karagül astronomi - heyet asude - rahat, sakin asudelik - rahatlık asuman - gök
aş - ekmek, yemek aş – yemek aş damı - mutfak aşağı - adi, bayağı, hor, kötü, süfli aşağılamak - boyamak aşağılık - adi, alçak, bayağı, pespaye, rezil, süfli aşama - adım, basamak, derece, kademe, merhale, mertebe, paye, rütbe aşçı - aşpaz, lokanta aşermek - tiksinmek aşevi - aşçı, lokanta
aşhane - kafeterya, lokanta, mutfak aşı - calak, peyvent aşık - ozan aşıkmak - acele etmek, telesmek aşılamak - etkilemek aşındırmak - kemirmek, yemek aşınmak - eskimek, yenmek, yıpranmak aşınmış - yenik aşırı - çılgın, çok, hadden artık, ifrat, kötü, lüks, müfrit, sivri aşırılmak - uçmak
aşırma - aşık, kova aşırmak - çalmak, kaldırmak, tırtıklamak aşırmak – çalmak aşırtmak - aşırmak aşikâr - belli, mahsus aşikârlık - vuzuh aşina - bildik, tanıdık, tanış aşina olmak - bilmek, tanımak aşiret - el, oymak, tayfa aşiyan - ev, mesken
aşk - sevda aşkın - çok, fazla aşlık - zahire aşmak - geçmek aşpaz - aşçı aşüfte - oynak at - beygir at bakıcısı - seyis ata - ata baba, baba, cet, ecdat, peder ata – cet
ata ana - ebeveyn ata baba - ata ataerkil - atahakan atahakan - ataerkil atak - akın, çevik, geveze, girişken, hamle, hücum, saldırı, yiğit atak – girişken ataklık - cüret atalar - ecdat ataletli - mıymıntı atama - nakil, tayin
atamak - kaldırmak, tayin etmek atamak – tayin etmek atasözü - darbımesel ateş - acı, coşkunluk, hınç, hırs, od, öfke, tehlike ateş parçası - becerikli, canlı ateşkes - mütareke ateşlemek - kışkırtmak, yakmak ateşlendirmek - kışkırtmak ateşlenmek - coşmak ateşlilik - hararet
atfetme - isnat atfetmek - çevirmek, vermek, yüklemek atıfet - bağış, ihsan, lütuf atıl - aylak, tembel atılgan - acar, girişken atılganlık - cesaret atılım - atak, hamle, hücum atılmak - başlamak, fırlamak, hücum etmek, saldırmak atışma - tartışma atışmak - tartışmak
atıştırmalık - çerez ati - gelecek atik - çevik, kıvrak atik tetik - çevik atkı - eşarp, kaşkol atlama beygiri - beygir atlamak - aldanmak, atlanmak, binmek, çıkmak, inmek, tullanmak, yanılmak atlanılmak - atlanmak atlanmak - atlamak, düşmek atlatmak - aldatmak, ekmek, paketlemek, savmak, savsaklamak, savuşturmak
atlı - süvari atmaca - sapan atmak - alışmak, çalmak, çarpmak, çatlamak, çekmek, çıkarmak, ertelemek, göndermek, götürmek, kovmak, koymak, örtmek, solmak, söylemek, uzatmak, yollamak atmosfer - hava atom çekirdeği - çekirdek atölye - işlik atölye – işlik aut - dış avadanlık - demirbaş avam - halk
avanak - aptal, enayi avane - yardakçı, yardımcı avangart - öncü avantaj - yarar avantajsız - yararsız avantür - macera avare - aylak, başıboş, serseri avare – serseri avarız - engebe avaz - nara
averaj - ortalama avize - çilçırak avlamak - tutmak avlu - hayat avrat - eş, hanım, kadın, karı avratağız - kılıbık avratbaz - çapkın, hovarda, zampara avuç - aya avukat - aklavcı avunç - teselli
avunma - teselli avunmak - aldanmak, yetinmek avuntu - teselli avutma - teselli avutmak - aldatmak, oyalamak ay ağılı - hale ay ışığı - mehtap aya - avuç, taban ayak - bacak, basamak, kıç ayak oyunu - hile
ayak tabanı - aya ayak tarağı - tarak ayakkabı - pabuç ayakkabı – pabuç ayakla - yaya, yayan ayaklanma - başkaldırı ayaklanmak - başkaldırmak, isyan etmek, kıyam etmek ayaklık - kaide ayaksilen - paspas ayakyolu - aralık, hela, tuvalet, yüznumara
ayakyolu – hela ayal - eş, karı ayan - açık, belli ayar - dakiklik, değer, derece, köklenme ayarlamak - dakikleştirmek, köklemek ayartmak - aldatmak ayazlık - teras aybaşı - âdet ayça - hilal aydın - aydınlık, münevver, okumuş, sarih, somut, vazıh, veciz, ziyalı
aydınlanmak - şıkırdamak aydınlatılmış - münevver aydınlatma - tavzih aydınlık - aydın, berrak, fer, nur, saf, sarahat, temiz, vazıh, vuzuh, ziya, ziyalı aydınlık olmak - aydınlanmak aygın - bitkin aygın baygın - bitkin, vurgun aygıt - alet, cihaz ayık - uyanık ayıklama - tasfiye
ayıklamak - temizlemek ayın on dördü - dolunay ayıp - kusur, şaibe ayıplamak - kınamak ayıraç - miyar ayırma - bölme, şerh, tahsis ayırmak - açmak, bölmek, kesmek, koymak, saklamak, seçmek, sökmek, üleşmek, vermek ayırt - fark ayırt etmek - karakterize etmek, tanımak ayıtmak - söylemek
aykırı - çap, çapraz, karşıt, muhalif, ters, tersine, zıddına aykırı olmak - zıt olmak aykırılık - ihtilaf, muhalefet ayla - ağıl, hale aylak - avare, serseri aylak – serseri aylamak - beklemek aylı - gebe aylık - maaş aymak - ayılmak
aymaz - bilgisiz, gafil aymazlık - gaflet, uyku ayn - göz ayna - güzgü aynagöz - uyanık aynalı - güzel, yakışıklı aynasız - çirkin, kötü, ters aynaz - bataklık aynek - gözlük aynı - bir, nüsha, özdeş, tıpkı
ayraç - parantez ayraç – parantez ayran - katık ayran ağızlı - boşboğaz, geveze ayran budalası - aptal, budala, sersem ayrı ayrı - değişik ayrıca - hatta ayrıcalı - müstesna ayrıcalık - imtiyaz ayrıcalık – imtiyaz
ayrıcalıklı - imtiyazlı ayrıç - çatal ayrık - müstesna ayrıklık - istisna ayrıksı - başka ayrılık - hicran, ihtilaf ayrılmak - bırakmak, boşanmak, çıkmak, fırlamak, kalkmak, terk etmek ayrılmış - için ayrım - fark, kıvrım, tefrik ayrımlı - değişik, farklı
ayrımsız - aynı ayrıntı - detay, ilim, incelik, tafsilat, teferruat ayrıntılar - teferruat ayrıntılı - ince, mufassal, uzun ayrışık - muhtelif aytışmak - tartışmak ayvaz - erkek, eş, koca ayyar - dolandırıcı, hilekâr ayyarlık - dolandırıcılık az - birkaç, dar, düşük, eksik, mahdut
az buçuk - biraz az çok - oldukça az daha - neredeyse az kalmak - ramak kalmak aza - organ, uzuv, üye aza – üye azade - başıboş, erkin, serbest azalmak - daralmak, düşmek, eksilmek, kırılmak azaltma - kısıntı azaltmak - budamak, düşürmek, kesmek, kısmak
azamet - çalım, gösteriş, gurur, heybet, kurum, tekebbür azametli - görkemli azami - en çok, maksimum azap - eziyet, işkence azar azar - yavaş yavaş azarlamak - abırlamak, biabır etmek, çıkışmak, darılmak, haşlamak, paylamak, tanlamak, terslemek azat - hür, özgür, serazat azat etmek - azletmek azatlık - hürriyet azgınlık - dalalet
azıcık - biraz azık - besin, kumanya, rızık azılı - korkunç azınlık - azlık, ekalliyet azimet - gidiş azimkâr - kararlı azimli - kararlı aziz - ermiş, gözde, şirin azletmek - azat etmek, kenar etmek azlık - azınlık, ekalliyet
azma - melez azmak - bataklık, taşmak azmış - kuduz azrail - alıcı